“Bağlanma ve Travma:
Fark Yaratan Yaklaşımlar, Etkili Klinik Müdahaleler ve Araştırmalar”

9. Kongre

Çevrimiçi Kongre

30 Eylül-1 Ekim-2 Ekim 2022 (Cum-Cts-Paz)
Cuma, Cumartesi & Pazar: 09:30-18:30

  • İtalya, ROMA’da KONGRE (Çevrimiçi Canlı Akış)
  • TÜRKÇEYE simultane çeviri olacaktır
  • Konuşmacılar: Ronald Siegel, Elizabeth Warner, Alessandro Carmelita ve Marina Cirio, Roger Solomon, Mary Jo Barrett, Skip Rizzo, Suzette Boon, Deb Dana, Diana Fosha, Christiane Sanderson, Jonathan Baylin
  • Program(İtalya Saati): Cuma-Cumartesi-Pazar, 09:30-18:30
  • Herkesin katılımına açıktır
  • Kongre video kayıtlarına zaman sınırı olmaksızın erişilebilir
  • ISC International tarafından Katılım Belgesi verilecektir
  • Kayıt Standart Ücret: 300 Euro
  • Erken Kayıt Ücret: 250 Euro (31 Mayıs 2022’ye kadar)
  • Öğrenci Kayıt Ücret: 200 Euro

YENİ Psikoloji %50 İndirimli Ücret: 150 Euro 

YENİ Psikoloji %50 İndirimli Erken Kayıt Ücret: 125 Euro

YENİ Psikoloji %50 İndirimli Öğrenci Erken Kayıt Ücret: 100 Euro 

Etkinlik İndirim Kuponu: dazugqnc_2022

  • YENİ Psikoloji’nin aracılığıyla %50 indirimden yararlanmak için;
    • Her bir etkinliğin altındaki etkinlik linkine tıklayınız.
    • Tıkladığınız link üzerinden ISC’nin sayfasına yönlendirileceksiniz.
    • Yönlendirildiğiniz sayfada karşınıza çıkan etkinlik sayfasında “add to cart” düğmesine bastıktan sonra ödeme sayfasına ulaşacaksınız.
    • Ödeme sayfasına ulaştığınızda “Coupon Discount” yazan yere dazugqnc_2022 yazarak indirim kuponunu giriniz ve “Apply Coupon” düğmesine basınız.

Kongre hakkında:

Nörobilim ve nörobilimin klinik uygulamaları alanında yapılan araştırmaları için kullanılan metotların hızlı gelişimiyle son yıllarda psikoterapi alanında olağanüstü ilerlemeler ortaya çıkmıştır. Nörobilim araştırmalarının gittikçe daha spesifikleşmesi ile insan beyninin kendi içindeki etkileşimi ve işlevi hakkında yeni bilgiler ortaya çıkarken, bir yandan da klinik araştırmalarla psikopatolojilerle baş etmek için en etkili müdahale yöntemleri ve psikolojik iyi oluşu desteklemenin yeni yolları ortaya konmaktadır. 

Travma ve travmanın insan beyni, davranışları, duyguları, bilişsel fonksiyonları ve sosyal etkileşimleri üzerindeki etkisine dair sahip olduğumuz bilgi ve vizyon her geçen gün derinleşmektedir. Bu derinleşen bilgilerimiz sadece araştırma vizyonumuzu genişletmekle kalmayıp aynı zamanda insan canlısını; hayat olaylarının, genetik yatkınlıkların, mizacın, kültürel mirasın ve eğitimin bir kombinasyonu olan bütüncül bir gözle görebilmemize olanak sağlamaktadır.

Günümüzde travma odaklı klinik müdahalelerin etkinliği nörobilimin açtığı yeni kapılar sayesinde güçlendirilmeye ve desteklenmeye açıktır. Epigenetik tarafından tanımlanan travmatik olayların nesiller arası aktarımından, onarıcı terapötik müdahalelerle beyinde gerçekleşen değişimlere kadar, klinik ve araştırma çalışmaları arasındaki korelasyon; şimdiye kadar keşfedilmemiş tedavi sonuçlarının yolunu açmakta ve böylece psikopatolojiyi iyileştirme olasılıklarını artırmaktadır.

9.Bağlanma ve Travma Kongresi olan “Travma ve Bağlanma: Etkili Klinik Müdahaleler ve Araştırmalar” kongresinde en yenilikçi araştırmaların ve klinik müdahalelerin entegre edilmesi amaçlanmaktadır. Bu entegrasyon ile travmanın bireylerin ve toplumların sağlıklı gelişimini nasıl etkilediğini daha derinlemesine anlamaya çalışırken bir yandan da travmatik deneyimlerin kalıcı iyileşmesi ele alınacaktır. 9. defa gerçekleşen “Bağlanma ve Travma” kongresi profesyonel olarak gelişimimize katkı sağlamanın yanı sıra, uluslararası paylaşımın ve birleşmenin kıymetini deneyimleyeceğimiz bir buluşma olacak.

Konuşmacılar:

  • Suzette Boon (Hollanda)
  • Marj Jo Barett (ABD)
  • Diana Fosha (ABD)
  • Roger Solomon (ABD)
  • Elizabeth Warner (ABD)
  • Jonathan Baylin (ABD)
  • Deb Dana (ABD)
  • Alessandro Carmelita e Marina Cirio (Birleşik Krallık ve Italya) 
  • Ronald Siegel (ABD)
  • Christiane Sanderson (Birleşik Krallık)
  • Skip Rizzo (ABD)

Program:

Not: Aşağıda belirtilen saatler (İtalya saatine göre) bir taslaktır ve organizasyonun istekleri ve imkanları dışında değişiklik gösterebilir. “Çevrimiçi Sunum” olarak belirtilen sunumlar dışındaki sunumlar yüz yüze gerçekleşecektir. Covid-19 sebebiyle ortaya çıkabilecek olası seyahat veya başka kısıtlamalardan dolayı sunum sahiplerinden Roma’ya gelmek istemeyenler olabilir. Şayet durum böyle olursa, bu sunumlar zoom üzerinden canlı gerçekleşecektir. Instituto di Scienze Cognitive (ISC) katılımcılara yaşanan bütün değişiklikleri olabilecek en erken zamanda bildirecektir.

Cuma, 30 Eylül

09:15-09:30 Açılış

09:30-11:00 Suzette Boon: “Kompleks Disosiyatif Bozukluğu olan Hastalarda Kendine Zarar Verme ve Öz-Kıyım Fikirleri: Bağlanma, Utanç ve Disregülasyon”

11:00-11:15 Ara

11:15-12:45 Marj Jo Barrett: “İş Birliğine Dayalı Değişim Modeli: Değişimin Doğal Sürecinden Beslenen İlişkisel Bir Model”

12:45-14:00 Öğle Arası

14:00-15:30 Diana Fosha: “Birlikte Kal, Benimle Kal: Yalnızlığın Üstesinden Gelmek ve Travmayı İyileştirmek için İlişkisel Deneyimleri İşlemlemek”

15:30-15:45 Ara

15:45-17:15 Roger Solomon (Çevrimiçi): “Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) ve Travmatik Bağlanma”

17:15-18:30 Tartışma ve soru-cevap

Cumartesi, 1 Ekim

09:30-11:00 Vincenzo Caretti: Psikosomatik Öz Düzenleme Psikoterapisi
11:00-11:15 Ara
11:15-12:45 Elizabeth Warner: “Çocuklarda ve Ergenlerde Travmayı Dönüştürmek: Somatik Düzenlemeye, Travma İşlemeye ve Bağlanma Geliştirmeye Bedenselleştirilmiş Bir Yaklaşım””
12:45-14:00 Öğle Arası
14:00-15:30 Jonathan Baylin: “İlişkisel Tersini Öğrenme: Güvensiz Çocukların Tekrar Güvenmelerini Sağlamanın Nörobilimi”
15:30-15:45 Ara
15:45-17:15 Skip Rizzo: “Sanal Gerçeklikte Savaş: Travma Sonrası Stres Bozukluğunu Engellemede, Değerlendirmede ve Tedavi Etmede Gelişmeler”
17:15-18:30 Tartışma ve soru-cevap

Pazar, 2 Ekim 

09:30-11:00 Alessandro Carmelita and Marina Cirio: “Travmayı İyileştirmenin Ötesi: Mindful Interbeing Mirror Therapy”
11:00-11:15 Ara
11:15-12:45 Ron Siegel: “Travma Tedavisinde Bilinçli Farkındalık ve Şefkat: Pratiği İnsana Uydurmak”
12:45-14:00 Öğle Arası
14:00-15:30 Christiane Sanderson: Çocukluk Çağı Cinsel İstismarı ile Çalışırken Travmaya Duyarlı Bir Uzman Nasıl Olunur?
15:30-15:45 Ara
15:45-17:15 Deb Dana (çevrimiçi sunum): “Görevimiz Bağlanma: Polyvagal Bir Yaklaşım”
17:15-18:30 Tartışma ve soru-cevap

 

İLK GÜN KONUŞMACILARI

SUZETTE BOON

Bir klinik psikolog ve psikoterapist olan Suzette A. Boon Phd. (1949) kronik travma ve dissosiyatif bozukluklar konusunda uzmanlaşmıştır. DSM-IV’ün dissosiyatif bozukluklar bölümünü Flemenkçeye çevirmiştir ve “Hollanda’da Çoklu Kişilik Bozuklukları” tezi ile doktorasını 1993’te tamamlamıştır. Dissosiyatif bozuklukların tanısı ve tedavisi hakkında kitaplar ve kitap bölümleri yazmıştır. Kompleks Dissosiyatif Bozukluğu olan hastalar için beceri geliştirme manueli olan “Travma Kaynaklı Dissosiyasyon İle Baş Etme”’yi  hazırlamıştır.  Bu manuel 2011’de  Kathy Steele, MN, CS ve Onno van der Hart PhD ile İngilizceye çevrilip Norton Yayıncılıktan yayınlanmıştır. Kompleks dissosiyatif bozukluklar ve travma ile alakalı semptomlar için yarı yapılandırılmış bir görüşme hazırlamıştır. (Trauma and Dissociation Symptoms Interview (TADS-I)). Boon, 2017’de yayınlanan Treating Trauma-Related Dissociation, A Practical, Integrative Approach (Steele, Boon & Van der Hart, 2017) kitabının eş yazarlarından biridir. Bu kitapla 2017’de Pierre Janet Yazı Ödülü’nü (Pierre Janet Writing Award of ISSTD) kazanmıştır. Avrupa’nın farklı ülkelerinde eğitmen ve süpervizör olarak çalışan Boon aynı zamanda psikoterapist olarak mesleğini icra etmeye devam etmektedir. Avrupa Dissosiyasyon ve Travma Topluluğu’nun kurucularından olan Boon aynı zamanda bu derneğin ilk başkanı olmuştur (European Society for Trauma and Dissociation (ESTD)). Uluslararası Travma ve Dissosiyasyon Topluluğu’ndan 1993, 1994 ve 1995’te çeşitli ödüller almıştır. Yine 2017’de Treating Trauma-related Dissociation: A practical integrative approach. kitabının eş yazarlarından biri olarak Pierre Janet yazı ödülünü almaya hak kazanmıştır. Kendisi hakkında daha fazla bilgi için www.suzetteboon.com. sitesini ziyaret edebilirsiniz.

“Kompleks Dissosiyatif Bozukluğu Olan Hastalarda Kendine Zarar Verme ve Öz-kıyım Fikirleri: Bağlanma, Utanç ve Disregülasyon”

Travmaya bağlı kompleks dissosiyatif bozuklukları olan hastalar genellikle depresyon ve intihara eğilim gibi semptomlar göstermektedirler. Bu semptomlara çoğu zaman kendine zarar verme davranışları da eşlik etmektedir. Bahsi geçen semptomların ağırlığı semptomların altında yatan dissosiyatif bozuklukların önüne geçebilmektedir. Terapistin kurtarma ihtiyacından dolayı terapötik ilişki yoğun bir baskı altına girebilmektedir. Bu sunumda danışanların kendine zarar verme ve öz-kıyım sebepleri incelenirken bir yandan aktarım ve karşıt aktarımla birlikte danışanların bu davranışları durdurmasında terapistin nasıl yardımcı olabileceği keşfedilecektir. Kendine zarar vermek ve intihara eğilimi birçok sebepten kaynaklanabilir: utanç, terk edilme, umutsuzluk, görülme isteği, anlaşılma isteği, geçmişte ne yaşandığını anlamlandıramamaktan kaynaklanan korku ve/veya dayanılmaz duygular ve hislerle başa çıkmak için bir yol olarak görülmesi gibi. Tedavi yöntemleri genellikle ilaç, bedensel yaklaşımlar, bilişsel ve davranışçı metodlar gibi çeşitlilik içerir. Kişilikte dissosiyasyon arttıkça danışanlar bu yöntemlerden daha az faydalanırlar, zira duygular ve düşünceler kişiliğin farklı dissosiyatif parçalarında tutulmaktadırlar ve egodistoniktirler. İmgeleme gibi bazı spesifik müdahale yöntemlerinin üzerinde durularak dissosiyasyonun bu travmatize olmuş danışanlara bakım verilirken göz önünde bulundurulmasının altı çizilecektir. 

 

MARY JO BARRETT

Mary Jo Barrett Bağlamsal Değişim Merkezi’nin (The Center for Contextual Change) kurucusudur. Jane Addams School of Social Work’de sosyal hizmetler bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. The University of Chicago, The Chicago Center for Family Health, ve the Family Institute of Northwestern University gibi kurumlarda çalışmıştır. Midwest Family Resource’da klinik direktör olarak çalışan Barrett 1974’ten beri aile içi şiddet alanında çalışmaktadır. Barrett’in en son yayınladığı “Treating Complex Trauma: A Relational Blueprint for Collaboration and Change” kitabında Linda Stone Fish de eş yazarlık yapmıştır. Bunun yanı sıra Dr. Terry Trepper ile “A Multiple Systems Perspective” ve “The Systemic Treatment of Incest: A Therapeutic Handbook.” kitaplarını beraber yazmışlardır. İş Birliğine Dayalı Değişim Modeli’ni ( Collaborative Change Model) oluşturmuştur. Bu model bağlamsal bir model olup amacı travmatize olmuş veya istismara uğramış kişilerin hayatlarını değiştirmektir. Barrett’in eğitimleri ve yayınları aile terapisi ve aile içi şiddet, yetişkin travma ve istismar hayatta kalanları, kompleks gelişimsel travma ve şefkat yorgunluğu,  ve işbirliğine dayalı değişim modeli üzerine yoğunlaşmaktadır. Bunların yanı sıra “Aile Diyaloğu Projesi”ni de  (Family Dialogue Project) tasarlayıp hayata geçirmiştir.

“İşbirliğine Dayalı Değişim Modeli: Değişimin Doğal Sürecinden Beslenen İlişkisel Bir Model”

Hiçbir travma birbirinin aynısı değildir. Kişiler arası travma ve şiddet bağlamdan bağlama, durumdan duruma çok çeşitlilik göstermektedir. Yine de bazı ortak değişkenler mevcuttur. Gelişimsel kompleks travmanın en temel özelliklerinden biri travmanın aslında koruyucu olması gereken bir bağlanma ilişkisine gömülü olmasıdır. Travmatize edici yaşantılar bir bağlanma içerisindeki ihanet sonucunda gerçekleşir. Bu durum danışanlarımızdaki kaç, savaş don ve teslim ol tepkilerinin çoğunu açıklar. Bu sunum İş Birliğine Dayalı Değişim Modeli’ni ele alacaktır. Bu model bütün travmalara uyarlanabilen bir şablon niteliğindedir, zira bu model değişimin evrensel tekrarlayıcı doğasından beslenmektedir. Bu sunumda travmanın tekrar eden döngülerini keşfederken bahsedilen model çerçevesini diğer bütün tedavi planlarına nasıl entegre edebileceğimizi irdeleyeceğiz.

 

DIANA FOSHA

Diana Fosha, Ph.D. “Hızlandırılmış Deneyimsel Dinamik Psikoterapi” (AEDP-Accelerated Experiential-Dynamic Psychotherapy) yaklaşımının geliştiricisi ve bu yaklaşımın enstitüsünün kurucusudur. Diana geçtiğimiz 20 yılı bağlanma, duygu ve dönüşüm odaklı bir travma tedavi modelinin bilimsel zeminini kurarak ve bu bilimsel zemini tanıtarak geçirmiştir. Fosha nöroplastisiteyi (beynin yaşam deneyimlerine cevaben yapı veya işlevinde değişime gitme yeteneği) ve gelişimsel diyadik araştırmaları danışanlarıyla yaptığı deneyimsel ve dönüştürücü klinik çalışmalarına entegre etmektedir. Fosha, son işlerinde gelişmeyi ve büyümeyi duygusal acıyı dönüştürmenin ayrılmaz bir parçası olarak tanımlamaya başlamıştır. “The transforming power of affect: A model for accelerated change” (Basic Books, 2000) kitabının yazarıdır. Natasha Prenn ile birlikte “Supervision essentials for Accelerated Experiential Dynamic Psychotherapy” (APA, 2016) kitabının eş yazarıdır. Daniel Siegel ve Marion Solomon ile “The healing power of emotion: Affective Neuroscience, development & clinical practice” (Norton, 2009) kitabının editörlüğünü yapmıştır. Yakında yayınlanacak olan “AEDP 2.0: Undoing aloneness and the transformation of suffering into flourishing” (APA, basımda) kitabının editörüdür. Kendisinin terapist olarak yer aldığı, içinde 6 seanslık bir terapi süreci ve klinik süpervizyon materyalleri bulunan dört DVDden oluşan video içerikleri APA tarafından yayınlanmıştır. Fosha’nın yazım tarzı alanda önde gelen meslektaşları tarafından kuvvetli, şairene ve çağrışımlarla dolu olarak tanımlanmıştır. Yazdığı makalelerin bir çoğuna AEDP’nin web sitesinden ulaşılabilir: www.aedpinstitute.com.

“Birlikte Kal, Benimle Kal: Yalnızlığın Üstesinden Gelmek ve Travmayı İyileştirmek için İlişkisel Deneyimleri İşlemlemek”

Katlanılamaz duygular ile karşılaşan bir başınalık travmatik deneyimin merkez üssü olarak nitelendirebilir. Bu merkez üssü ise danışanlarımızı yardım aramaya getirenin ta kendisidir. Bir başınalığın üstesinden gelmek travmanın yol açtığı katlanılmaz duyguları işlemlemenin anahtarıdır. AEDP (Hızlandırılmış Dinamik Deneyimsel Psikoterapi – Accelerated Experiential Dynamic Psychotherapy) bağlanma travması ile çalışmakta en sık kullanılan yaklaşımlardan biri olmaya başlamıştır. Bu yaklaşımda danışanın bir başınalığı ile diyadik bir şekilde çalışarak duygusal acıyı iyileştirmek için zengin, yaratıcı ve sistemik klinik müdahaleler bulunmaktadır. Patolojik modellerin aksine AEDP dönüşümsel değişim odaklı bir terapötik yaklaşımdır. 4 aşamalı dönüşüm modelinin içinde her bir aşamayı tanımlayan fenomenler ile karar alma aşamasının her anı desteklenmektedir. AEDP’de bir yandan travma işlenirken bir yandan da dönüşümü destekleyen terapist danışan ilişkisi için alan açılmaktadır. Terapist danışan bağlanması diye adlandırabileceğimiz ilişki ise sürecin her anında gözlenmekte ve travmayı işlemlemeye katkı sağlamaktadır. AEDP’nin değişmez bir parçası olan bu ilişkisel süreçler danışanın ilişkisel kapasitesini artırmak ve danışanın görülme, desteklenme ihtiyacını ve yardım algısını pekiştirmek için kullanılmaktadır. Gerçek vakalarla kaydedilmiş psikoterapi klipleri ile Diana Fosha travmatik danışanlarla ilişkisel işlemlemeyi ve seans içerisindeki deneyimle derinlemesine çalışmayı gösterecektir. AEDP için şu ana kadar ortaya konulmuş bilimsel kanıtlar da bu sunumun bir parçası olacaktır.

 

ROGER SOLOMON

Roger Solomon travma ve yas alanında uzmanlaşmış bir psikolog ve psikoterapisttir. EMDR Enstitüsü program direktörlüğü görevini üstlenen Roger Solomon aynı zamanda tüm dünyada EMDR eğitimleri de vermektedir. Amerikan Senatosunda psikolojik danışmanlık veren Solomon daha önce FBI, Gizli Servis, NASA ve Amerikan Ordusu gibi kurumlarda psikolojik danışman olarak çalışmıştır. Roma Üniversitesi ve Salesia Üniversitesi’nde misafir öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Geçtiğimiz 15 yılda Solomon EMDR terapisini kompleks TSSB ve travma kaynaklı dissosiyasyon tedavisinde kullanmıştır. Dr. Solomon elliye yakın makalenin ve kitap bölümünün yazarı veya eş yazarıdır.

 

“EMDR ve Travmatik Bağlanma” 

EMDR, travma tedavisinde kullanılan kanıta dayalı bir psikoterapi metodudur. EMDR’nin zeminini oluşturan adaptif bilgi işlemleme modeli, travma semptomlarının stresli deneyimlerin beyinde yanlış kaydedilmesinden ve geniş bellek sistemine entegre edilememesinden kaynaklandığını önermektedir (Shapiro, 1995, 2001, 2018). EMDR danışanda günümüzde olan semptomların altında yatan anılarla, güncel tetikleyicilerle çalışmayı içeren ve adaptif davranışın gelecek şablonunu inşa eden sekiz aşamalı bir metoddur. EMDR yalnızca büyük travmalarla değil, oldukça yaygın olup da görece küçük ama etkileri büyük anılarla da çalışır. Bu tarz anılar “Yeterli değilim”, “Sevilmeyi hak etmiyorum”, “Güçsüzüm” ya da “Güvende değilim” gibi negatif inançlarımızın temelindedirler.

Deorganize bağlanma, bakım verenin hem güvenlik hem de korku kaynağı olduğu durumlarda meydana gelir ve kompleks TSSB ve dissosiyatif bozuklukların temelini oluşturur. (Brown ve Elliot, 2018). Travma tedavisi sadece travmayı kapsamaz, travma ile birlikte travmatik bağlanmayı da kapsar. EMDR bu travmatik bağlanmayı iyileştirmede de kullanılmaktadır. Bu sunumda EMDR terapisinin temel prensipleri ve cinsel istismara uğramış danışanların travmatik bağlanmasını iyileştirme konuları ele alınacaktır. Seanslardan video kayıtları ile sunum desteklenecektir.

 

İKİNCİ GÜN KONUŞMACILARI:

 

 

VİNCENZO CARETTİ

Klinik psikolog ve psikanalist olan Vincenzo Caretti aynı zamanda Roma’da bulunan LUMSA Üniversitesi’nde Dinamik Psikoloji profesörüdür. Aynı üniversitede bulunan Klinik Krimonoloji ve Adli Bilimler yüksek lisans programının direktörü olan Caretti aynı zamanda Agostino Gemelli Araştırma Hastanesi’ndeki “Forma Mentis” (Bütüncül Psikodinamik Programı) programının da direktörü olarak çalışmaktadır. Bunların yanı sıra Caretti İtalyan Psikanalitik Psikoterapi Enstitüsü’n de direktörüdür. Yıllar boyunca yaptığı araştırmalarda aleksitimi, gelişimsel travma, psikopatlık kişilik ve polivagal teorinin psikosomatik yaklaşımlar psikoterapide uygulanması konularını ele almıştır. Bir çok yayını bulunan Caretti aynı zamanda pek çok standardize psikometrik ölçeğin ve yarı yapılandırılmış görüşmelerin geliştirilmesini sağlamıştır.

Psikosomatik Öz Düzenleme Psikoterapisi

Psikosomatik öz düzenleme psikoterapisi travma bilgisine dayalı, bütüncül ve beden odaklı bir yaklaşım olup dinamik, somatik ve bilişsel davranışçı yaklaşımları bir araya getirmektedir. Caretti’nin anlatacağı bu modelin amacı duyguların ve bedensel duyumlamaların düzenlenmesini destekleyerek kişilerin gerek kendileriyle gerek ötekileri ile kurduğu ilişkilerde otonomiyi arttırmaktır.

Kişilerin duygu düzenleme yetilerinin bozulmasının kaynağında kişilerin daha önceki birincil ilişkilerinde yaşantıladıkları travmalar vardır. Bu travmatik yaşantılar bazı davranış şemalarının oluşmasına ve disfonksiyonel reflekslerin gelişmesine sebep olmuşlardır.

Psikosomatik öz düzenleme psikoterapisi kişilerin disfonksiyonel duygu durumlarını ve olumsuz hislerini daha fonksiyonel olanları ile değiştirip kişilerin iyi oluşlarını desteklemek ve yeni kişiler arası beceriler geliştirmelerini sağlamayı amaçlar. Bütün bunlar kişinin kapalı bir ilişkisel sistemden daha açık ve güvenli bir ilişkisel sisteme geçmesini sağlar. Duygusal ve psikosomatik düzenlemenin klinik süreci aslında ilişkisel bir süreçtir. Terapistin yaptığı klinik müdaheleler ve terapötik ittifak birlikte, kişinin duygu ve psikosomatik düzenlemesi desteklenirken aldığı yaralar da iyileşir.

ELIZABETH WARNER

Elizabeth Warner 40 yılı aşkın süredir çeşitli klinik ortamlarda aileler ve çocuklar ile çalışan bir psikolog ve psikoterapisttir. Kariyerinin erken döneminde otistik çocuklarla çalışırken Miller metodunu kullanmıştır. Warner, son 12 yıldır çalışmalarını 1.5-22 yaş aralığındaki çocukların ve kompleks travma etkisi altındaki yetişkinlerin tedavisinde yoğunlaştırmıştır. 10 yıl boyunca JRI’da bulunan Travma Merkezi’nde hem pratisyen hem de yönetici olarak çalışmıştır. Çalışmalarını Kanada, Birleşik Devletler ve Hong Kong gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde; okul, özel klinik, yatılı tedavi merkezleri gibi farklı ortamlarda yürütmüştür. Çalışmalarında SMART (Sensory Motor Arousal Regulation Treatment) metoduna bolca yer veren Warner aynı zamanda bu metodun kurucularından olup SMART eğitimleri ve danışmanlığı vermektedir. Son zamanlarda SMART metodunu; travmatize olmuş çocuklar, bu çocukların ebeveynleri ve yetişkinlerle yapılan erken müdahalelerde kullanmak için çalışmalar sürdürmektedir. “Transforming Trauma in Children and Adolescents: An Embodied Approach to Somatic Regulation, Trauma Processing and Attachment Building” kitabının yazarıdır.

Çocuklarda ve Ergenlerde Travmayı Dönüştürmek: Somatik Düzenlemeye, Travmayı İşlemeye ve Bağlanma Geliştirmeye Bedenselleştirilmiş Bir Yaklaşım”

Kimi çocuklarda ve ergenlerde en tecrübeli terapistleri bile zorlayan, duygu ve davranış düzenlemeyi bozan kompleks gelişimsel travmalar mevcuttur. Duyu Bütünleme Terapisi (Sensory İntegration Occupational Therapy) ile travmatize olmuş çocukların çökme ve hiperaktivite durumlarına farklı bir bakış açısıyla etkili müdahaleler ortaya konulmaktadır. Bu yeni metodla, özel tasarlanmış bir odada seans içinde gerçekleşen ortak ve öz düzenleme süreçleri desteklenmektedir. Bu vesile ile çocuklar ve gençler travmalarını bedenselleştirilmiş ve sembolik bir şekilde seans içinde ifade edip işlemleyebilmektedir. Duyusal-Motorsal oyunla, çocukların sosyal girişkenliği desteklenirken terapistle danışan arasında da yeterince güvenli bir ilişki kurulabilmektedir. Bahsi geçen metodun sunumda gerçek bir vaka ile kaydedilmiş video kaydı gösterilecektir. Beden odaklı regülasyonu önceliklendiren bu yaklaşımla çalışırken video kaydı önemli bir araçtır. Klinik veriler, somatik regülasyonun davranışları, duyguları, bilişi ve öz-benlik algısını düzenlemenin vazgeçilmezi olduğuna işaret etmektedir.

 

JONATHAN BAYLIN

Dr. Baylin klinik psikoloji alanındaki doktorasını 1981’de Peabody College of Vanderbilt Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Geçtiğimiz yirmi yıldır Dr. Baylin nörobilim çalışmalarına ağırlık vermekle birlikte alandaki klinisyenleri beyin hakkında bilgilendirmek için uğraşmaktadır. Klinisyenlerle defalarca “Beynin Terapideki Yeri” atölyesini gerçekleştirmiştir. Uluslararası kongrelerde çocukluk çağı travması ve bağlanma hakkında konuşmalar yapmıştır. Geçtiğimiz yıllarda Dr. Baylin bağlanma odaklı terapi alanındaki önde gelen figürlerden biri olan Daniel Hughes ile birlikte çalışmaya başlamıştır. 2012’de beraber yazdıkları ilk kitap olan “Brain Based Parenting” Norton Press tarafından basılmıştır. 2016’da ise ikinci kitapları olan “Bağlanma Odaklı Psikoterapinin Nörobiyolojisi” yine Norton tarafından yayınlanmıştır.

İlişkisel Tersini Öğrenme: Güvensiz Çocukların Tekrar Güvenmelerini Sağlamanın Nörobilimi

Bu sunumda Dr. Baylin ilişkisel nöroalgının (bilinç öncesi gerçekleşen güven algısı) ve  tersini öğrenmenin erken dönem travma yaşantılamış çocuklarda bakım verenlerine karşı güven inşa etmede nasıl kullanabileceğini tartışacak. Katılımcılar ilişkisel nöroalgının yakalayabileceği güvenlik mesajları vermeyi ve güvensizlikten güvenliğe uzanan yolculuğu destekleyemeyi öğreneceklerdir.



SKIP RIZZO

Psikolog Skip Rizzo Sanal Gerçekliğin (VR) klinik değerlendirme, tedavi, rehabilitasyon ve esnek dayanıklılık (psikolojik sağlamlık) alanlarında kullanılması hakkında araştırmalar yapmaktadır. Bu çalışmalarını psikolojik, bilişsel ve motor fonksiyon alanlarını kapsayacak şekilde yürütmektedir.  VR destekli maruz bırakma terapisini travma terapisinde kullanmaya yönelik çalışmalarıyla 2010’da APA’dan Outstanding Contributions to Trauma Treatment (Travma Tedavisine Üstün Katkı) ödülünü kazanmıştır. Rizzo aynı zamanda USC İnstitute for Creative Technology’de Medikal Sanal Gerçeklik direktörüdür. Bunların yanı sıra Skip Rizzo sanal gerçeklikte yapay zekalı danışanlar oluşturarak terapistlerin pratik yapabileceği bir sistem oluşturmaya çalışmaktadır.  Bilişsel çalışmalarında VR ile birlikte dikkat, bellek, görsel ve mekansal algıyı destekleyici uygulamalar yapmaktadır. Son zamanlarda, otizm spektrumundaki bireyler için sanal gerçeklikte sosyal etkileşimler ve ortamlar tasarlamaktadır. Rizzo, ayrıca, VR desteği ile duygu yönetimi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmaları ile askeri vb. personelin muharebe esnasındaki stresle başa çıkma yetilerini desteklemeyi amaçlamaktadır.

“Sanal Gerçeklikte Savaş: Travma Sonrası Stres Bozukluğunu Engellemede, Değerlendirmede ve Tedavi Etmede Gelişmeler”

Savaş bir insanın yaşayabileceği en zorlayıcı durumlardan biridir. Savaşın fiziksel, bilişsel, duygusal ve psikolojik yönleri en iyi eğitimli askeri personel için bile son derece streslidir. Kayıtlara göre savaştan dönen personelin TSSB semptomları sağlık sistemi için büyük bir problemdir. VR Destekli Maruz Bırakma Terapisi travma sonrası stres tedavisinde kullanılmakta ve olumlu sonuçlar göstermektedir. Bu sunumda VR Destekli Maruz Bırakma Terapisinin savaştan dönen askerler ve personeller üzerinde nasıl kullanıldığı gösterilecektir. Bunun yanı sıra yapay danışanların sanal gerçeklikte terapist eğitimleri için nasıl kullanıldığı da sunumda yer alacaktır. Bahsi geçen projeler University of South Carolina Institute for Creative Technologies’de ve Amerikan ordusuna bağlı bir araştırma enstitüsünde uygulanmaktadır.

 

ÜÇÜNCÜ GÜN KONUŞMACILARI:

 

ALESSANDRO CARMELITA & MARINA CIRIO

Alessandro Carmelita ISST sertifikalı şema terapisti, psikoterapist, süpervizör ve eğitmendir. Alandaki en önde gelen figürlerden psikoterapi ve kişilerarası nörobiyoloji eğitimleri aldıktan sonra “Mindful Interbeing Mirror Therapy” (MIMT) yaklaşımını Marina Cirio ile birlikte geliştirmiştir. Bu devrimsel metodunu terapistlere göstermek ve öğretmek için dünyanın dört bir yanına seyahat etmiştir. Bunun yanı sıra Dr. Carmelita 56 uluslararası şema terapi eğitimi düzenlemiştir. Bu süreçte yüzlerce terapisti eğitmiş ve süpervize etmiştir.

Marina Cirio bir psikolog ve psikoterapisttir. Profesyonel eğitimini psikoterapi ve nörobilim alanındaki son gelişmelerle zenginleştirmiş ve desteklemiştir. Alessandro Carmelita ile birlikte MIMT yaklaşımını geliştirmiştir. Bu inovatif metodu yıllardır kullanan Cirio,  artık MIMT eğitimini Dr. Carmelita ile birlikte terapistlere vererek terapistlere danışanları ile yeni bir ilişkilenme yolu gösterecektir.

“Mindful Interbeing Mirror Therapy: Travmayı İyileştirmenin Ötesi”

Bugün kadar yapılan çalışmalar göstermiştir ki; bağlanma ilişkileri, erken dönem travmatik deneyimler ve bu deneyimlere bağlı dissosiyasyon, benliğin yapısında inkar edilemez etkilere sahiptir. Psikolojik olarak çekilen acı birbirine bağlı iki düzlemde analiz edilebilir. Bu düzlemler, benliğin bütünlüğü ve bireyin dış dünya ile olan etkileşim kapasitesidir. Buna dayanarak söyleyebiliriz ki danışanın kişiliğinin çeşitli yönleri terapi sürecinde son derece önem arz etmektedir. Psikoterapi gittikçe danışanın kişiliğinin dissosiye olmuş yönlerinin benlikle birleştirilmesi yoluyla bütün bir bene ulaşmayı amaçlayan müdahaleler bütünü haline gelmektedir. Bu sürecin içindeki terapötik ilişki, erken dönem travmalarından kaynaklanan dissosiyasyonu tedavi etmekte merkezi görev almaktadır. İnovatif bir yaklaşım olan MIMT bir aynanın danışan ile terapistin önüne konularak yansımaları ile çalışmalarını kapsar. Bu özgün müdahale yönteminin geçerliliği klinik çalışmalar ile birlikte en güncel nörobilimsel gelişmelere dayanan teorisiyle desteklenmektedir. Benliğin ve kişinin ilişkisel gerçekliğinin oluşumu -ayna karşısında kendini tanımak ve bu vesile ile başkalarının duygularını görebilmekle başlar- her insanın gelişiminde yer alır. Bu sebeple MIMT danışanın benliğine bütünlemesine yardımcı olan ve aynı zamanda öteki ile ilişkilenmesini çalışabildiği eşsiz ve inovatif bir yaklaşımdır. Son yıllarda MIMT üzerine derinlemesine bilimsel araştırmalar yapılmakla birlikte MIMT’nin standart protokolleri de hazırlanmaktadır. MIMT’nin kullanıldığı klinik alanlar sayesinde sürekli yeni bilgiler öğrenilmektedir ve bu bilgiler de bilimsel araştırmalarla desteklenmektedir. (Özel not: Önümüzdeki günlerde MIMT eğitimi YENİ Psikoloji aracılığı ile Türkiye katılımcılarıyla buluşacaktır. Takipte kalınız.)

 

RONALD SIEGEL 

Dr. Ronald D. Siegel Harvard Tıp Fakültesi’nde 35 yıldır çalışan bir öğretim ve araştırma görevlisidir. Uzun süredir bilinçli farkındalık (mindfulness) üzerine çalışan Ron aynı zamanda Institute for Meditation and Psychotherapy yönetim kurulunda görev almaktadır. Tüm dünyada bilinçli farkındalığın psikoterapide kullanılması üzerine eğitimler vermektedir. Dr. Siegel “Mindfulness and Psychotherapy” kitabının eş editörlerinden biridir. Bunun yanı sıra herkes için bir rehber niteliği taşıyan “The Mindfulness Solution: Everyday Practices for Everyday Problems” kitabının yazarı, “Wisdom and Compassion in Psychotherapy” kitabının eş editörü, “Sitting Together: Essential Skills For Mindfulness-Based Psychotherapy” manuelinin eş yazarıdır.  Bunların yanı sıra yoğun bir şekilde bilimsel makalelerde ve kitaplarda yer almaktadır.  Her sene düzenlenen Harvard Medical School Conference on Meditation and Psychotherapy konferansının eş direktörüdür.

“Travma Tedavisinde Bilinçli Farkındalık ve Şefkat: Pratiği İnsana Uydurmak”

Bilinçli farkındalık odaklı psikoterapi geçtiğimiz 10 yılın en popüler terapi yaklaşımlarından biridir. Bilinçli farkındalık ve şefkat sadece kişisel gelişim için değil aynı zamanda bütün terapi formları için kritik etmenlerdir. Son derece etkili olmalarına rağmen ezber bir şekilde her durumda ve koşulda kullanılamazlar. Şefkat ve bilinçli farkındalık araştırmaları ortaya koymuştur ki bu iki kaynak farklı durumlarda ve kişiye ve duruma özel bir şekilde kullanılmalıdır. Bu sunumda bunu nasıl yapacağımızı göreceğiz. Farklı ihtiyaçlara sahip danışanlarda şefkat ve bilinçli farkındalığı nasıl mobilize edeceğimizi tartışacağız. Şefkatin ve bilinçli farkındalığın esansını anladığımızda farklı durumlarda ve kişilerde bunları nasıl yaratıcı ve adaptif bir şekilde kullanabileceğimizi keşfedeceğiz. Şefkat ve bilinçli farkındalığı mobilize eden teknikler ile birlikte bu tekniklerin terapötik faydalarını da bu sunumda konuşacağız.

 

CHRISTIANE SANDERSON

Christiane Sanderson, University of Roehampton’da kıdemli bir psikoloji hocasıdır. Sanderson’un çocukluk çağında tacize ve istismara uğramış, kişiler arası travmaya ve ev içinde şiddete maruz kalmış bireylerle 30 yılı aşkın bir çalışma tecrübesi vardır. Ebeveynlere, öğretmenlere, sosyal hizmet görevlilerine, terapistlere Metodist Kilisesine, Metropolitan Polis Hizmetlerine, NSPCC’ye, göçmen bürosuna ve hapishanelere danışmanlık ve eğitimler vermiştir. “Counselling Skills for Working with Shame”, “Counselling Skills for Working with Trauma: Healing from Child Sexual Abuse”, “Sexual Violence and Domestic Abuse”, “Introduction of Counselling Survivors of Interpersonal Trauma”, “Counselling Survivors of Domestic Abuse”, “Counselling Adult Survivors of Child Sexual Abuse (3rd Edition)” ve “The Seduction of Children: Empowering Parents and Teachers to Protect Children from Child Sexual Abuse” gibi Jessica Kingsley Publishers tarafından basılan kitapların yazarıdır. “The Warrior Within: A One in Four Handbook to Aid Recovery from Childhood Sexual Abuse and Sexual Violence”, “The Spirit Within: A One in Four Handbook to Aid Recovery from Religious Sexual Abuse Across All Faiths”, “Responding to Survivors of Child Sexual Abuse: A pocket guide for professionals, partners, families and friends” ve “Numbing the Pain: A pocket guide for professionals supporting survivors of childhood sexual abuse and addiction” gibi One in Four tarafından yayımlanan eserlerin de yazarıdır.

“Çocukluk Çağı Cinsel İstismarı ile Çalışırken Travmaya Duyarlı Bir Uzman Nasıl Olunur?”

Çocukluk çağı cinsel istismarı hayatta kalanları genellikle yakınlıktan çok korkarlar ve bağlanma konusunda güvensiz hislere sahiptirler, zira kendilerini fazlasıyla bağımsızlıkla ve sadece kendilerinden destek alma çabasıyla korumaya çalışırlar. Bu tutumları terapideki terapötik ilişkiye angaje olmalarını da zorlaştırmaktadır. Bu sunumda bağlanmayı zorlaştıran faktörler ele alınacaktır. Bu faktörler: travmatik bağ, dissosiyasyon, utanç ve terk edilme korkusu olarak listelenebilir. Bağlanma sistemlerinin fazla veya az uyarılması sonucu ile ortaya çıkan travma semptomları ve ilişki problemleri, klinisyenlerin travmanın bağlanma, benlik algısı ve gelecek ilişkiler üzerindeki etkisi hakkında daha dikkatli olmalarını gerektirmektedir. Travmaya duyarlı pratisyenler olma yolunda katılımcılar “Power Threat Meaning Framework” ve “Trauma İnformed Practice” kavramlarının temel prensiplerini benimseyecek, onlardan yararlanacaklardır. Bu vesileyle terapistler çocukluk çağı cinsel istismarı hayatta kalanlarıyla çalışırken “Bu hayatta kalan kişinin sorunu nedir?” sorusunu sormak yerine “Bu çocuğa ne oldu?” sorusunu sorabilecek ve de danışandaki semptomları uzun süren ve kaçınılmaz bir tehdit altında hayatta kalabilmek için gelişen adaptasyonlar olarak göreceklerdir. Bu sunumun odak noktası terapistlerin,  “Trauma İnformed Practice” (Travma Bilgisine Dayalı Çalışma) ve “Three Phase Model of Trauma Recovery” (Travmayı İyileştirmenin Üç Aşaması Modeli) modellerini birer dayanak olarak kullanarak, tercih ettikleri terapi yaklaşımlarını daha verimli uygulamalarını destekleyerek terapist danışan ilişkisindeki mesafeyi azaltmak ve yakınlaşmayı sağlamak olacaktır. Bununla birlikte saygılı, devamlı, işbirliğine dayalı ve hiyerarşik olmayan bir terapötik ilişki kurulmasını sağlamak hayatta kalanların tekrar kendileri ve ötekiyle bağ kurmasını destekleyecektir.

 

DEB DANA

Deb Dana, LCSW kompleks travma ile çalışma konusunda uzmanlaşmış bir klinisyen ve psikolojik danışmandır. Aynı zamanda Kinsey İnstitute’da yer alan Traumatic Stress Research Consortium’un kordinatörüdür. Dana, “Rhythm of Regulation Clinical Training Series” ile birlikte Polyvagal Teorinin travma ile çalışırken nasıl kullanılabileceği hakkında dersler ve eğitimler vermektedir. “Clinical Applications of Polyvagal Theory: The Emergence of Polyvagal-İnformed Therapies” kitabının eş editörü olan Dana’nın “Polyvagal Theory in Therapy: Engaging the Rhythm of Regulation” kitabı “Terapide Polivagal Teori: Ruhsal Düzenlenmenin Ritmine Uymak” adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. (Psikonet Yayınları)

Daha fazla bilgi için https://www.rhythmofregulation.com/ sitesini ziyaret edebilirsiniz.

“Görevimiz Bağlanma: Polyvagal Bir Yaklaşım”

Otonom sinir sistemi hayatımızın her anını şekillendiren, güvenlik algımızın ve bağlantı kurabilme kapasitemizin merkezinde yer almaktadır. Polyvagal teori ile, otonom devrelerimize giden yolu aydınlatan kendimize has güvenlik algımızı ve hayatta kalma dürtümüzü oluşturan davranış ve inançlarımızı daha iyi anlayabiliyoruz. Bu sunumda polyvagal bir harita ile şefkatli ve meraklı bir dinleme tarzını öğrenirken “Şu an bu ilişkide güvende hissetmek için sinir sisteminin neye ihtiyacı var?” sorusunu cevaplıyor olacağız.